17 Aralık 2013 Salı

İlk Veli Toplantım

Bugün ilk veli toplantımı gerçekleştirmiş bulunmaktayım. Hem de aynı dili bile konuşmadığımız velilerimle :)

En başta çok heyecanlıydım ancak velilerle konuşmaya başlayınca bütün heyecanım gitti, tam bir öğretmen gibi hissettim kendimi çocukları hakkında konuşurken. Ay çok güzeldi, sanırım ben öğretmen olmayı çok seviyorum :)

1C sınıfı çok başarılı öğrencilerin bir araya getirildiği ''bilingual'' bir sınıf. Ve ben de haftada 2 saat ingilizce matematik anlatıyorum onlara. Ve üst sınıflardaki abi ablalarından çok daha rahat anlıyorlar, iletişim kuruyorlar benle. Çok memnunum. Tabi bunda sınıf öğretmenlerinin diğer derslerini de bilingual olarak işlemesinin etkisi var. Keşke Türkiye'ye döndüğümde de böyle bir sınıfta öğretmenlik yapabilme şansım olsa. Böyle bir sınıf olmasa bile ileride oluşturmayı ben teklif edebilirim belki.

Bugün farkına vardığım bir diğer faktör de öğrenci başarısındaki ailenin rolü. Çünkü istisnasız bütün öğrencilerin velileri çocuklarının eğitimi konusunda o kadar bilinçliydiler ki, şaşırdım. Sanırım hepsi olmasa da birçoğu iyi eğitimli veliler çünkü bir çoğu benimle ingilizce konuştular. Özel okul değil bu arada bahsettiğim, bir devlet okulu.

Çok olumlu eleştiriler ve bol bol christmas kurabiyeleri aldım bugün :) Bütün veliler çocuklarının dersine girdiğim için çok memnun. Seneye de devam edeceğimi sanıyorlarmış. Bunun sadece iki dönemlik bir proje olduğunu Türkiye'ye geri döneceğimi söyleyince üzüldüler.Kim bilir belki bir gün tekrar gelirim dedim ben de:)

Değişen Avrupa Birliği Programıyla bütün projeler Erasmus+ adı altında toplanmış ve Comenius Asistanlığı kaldırılmış. Yani türünün son örneği asistanlar olmuşuz. Çok şanslıyım ki ucundan yırtmışım. Yoksa bu muhteşem deneyimden mahrum kalacaktım.

5 Aralık 2013 Perşembe

Mini mini bir başkent: Bratislava

Bratislava iki ülkeye de sınırı olan Dünya'daki iki başkentten biri. Viyana'ya sadece 1 saat mesafede Budapeşte'ye ise 2 saat mesafede kendi halinde bir başkent. Para birimi Euro ancak yaşam standartları çok yüksek değil.

Yeni bir yere gitmeden önce yaptığım gibi Bratislava'ya gitmeden önce de hakkındaki gezi yazılarını okudum biraz. Herkes küçücük ve sıkıcı bir şehir olduğunda, bir günde gezileceğinde hemfikirdi.

Gidip gördükten sonra sölemeliyim ki evet bir günde gezilecek kadar küçük ancak sıkıcı değil. Aksine mini, şeker bir başkent kendileri. Mutlaka görün derim ben. Gezerken çok zevk aldım. Belki her yerde Christmas marketlerinin ve süslemelerinin olmasından ötürü olabilir. 

Biz Brno'dan trenle 1.5 saatte Bratislava'daydık. Şehir o kadar küçük ki istasyondan hostelimize ki şehir merkezinde bir hosteldi yürüyerek 15 dk'da ulaştık. Hemen eşyalarımızı bırakıp attık kendimizi sokaklara, elimizde haritamızla tabiki! Haritasız gezmek prensibim değildir :P


Önce Bratislava kalesine çıktık. Elimizdeki broşürde tarihine dair çok fazla birşey yazmıyordu. O yüzden fazla bilgi sahibi olmadık malesef. Ancak kaleden Tuna nehri'nin manzarası müthişti.



Daha sonra St. Martin's Dome gittik. Bu kilisenin özelliği kubbesinin Macaristan kralının tacı şeklinde yapılmış olmasıymış.

Bir sonraki durağımız Mavi Kilise'ydi. Adından da anlaşılacağı üzere tek espiri dışının masmavi renkte olması. İçine giremedik çünkü gittiğimiz saatte çoktan kapanmıştı. Ama dışarıdan gördüğümüz kadarıyla diğer kiliselerle aynı gibi. Sanırım şu 3 ayda gördüğüm kilisenin haddi hesabı yok :) 


Bu kiliseyi de gördükten sonra tarihsel gezimizi tamamlayıp attık kendimizi Bratislava sokaklarına. Her yer ışık ışık ve rengarenkti. Christmas'ta Avrupa'da olduğum için çok şanslıyım. Bayıldığım Tridelnik'ten Bratislava'da da varmış. E tabi durur muyum hemen aldım bir tane. Bayıla bayıla yedim. Benim ahşap kuklalardan burada da varmış. Hepsini alasım geliyor görünce ama bir de bunları Türkiye'ye taşımak var :( 


Bratislava sokaklarında gezerken enteresan heykellere rastlayacaksınız. Ben çok sevdim. Bir rivayete göre Rubberneck(fotoğrafta gördüğünüz işçi) çalışırken yolda yürüyen kadınların eteklerinin altına bakan bir işçiymiş. Ve denildiğine göre kim bu heykele dokunursa Bratislava'ya tekrar yolu düşüyormuş. E ben de dokunduğuma göre bekleyip göreceğiz :)

Bir diğer sevdiğim heykelse Schön Naci. Bu heykel de 1970li yıllarda yoldan geçen bayanlara iltifat eden güzel giyimli bir deliyi temsil ediyormuş.

Biz Bratislava gezimize 2 gün ayırdık. Aheste aheste gezdik, eğlendik sevdik de. Bence Budapeşte ve Viyana'ya gitmişken Bratislava'ya da uğrayın derim.